git artık... |
git artık ne duruyorsun
hala karşımdasın
zorla seni kalbimden atmamımı istiyosun
güzellikle git
gözlerimden silin artık
her gözümü açtığımda sen olma yada kaptattığımda
hayatımdan çık artık
her anımda sen olma
her mutluluğumda yada mutsuzluğumda sen olma
git artık ben ne resim bıraktım nede hatıra
hepsini
yaktım yıktım sadce külleri kaldı
biraz bekle
onlarıda veriyim sana
bende sana dair hiç bişey kalmasın hepsini götür giderken
hala burdasın neden gitmiosun
neden çıkmıosun |
iki kelime |
Gel bu dilsiz yüreğime sinsice
Dinle yeter bu deli gönlümü sessizce
Fazla birşey yapmana gerek yok
Söyleyeceğin sadece iki kelime
|
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak
Karşımdasın. Elimi uzatıp dokunabiliyorum sana. Ne büyük mutluluk bu... Gördüğüm en güzel şeysin. Senden öte tanımladığım başka hiçbir şey yok. Her şey senin adınla anılıyor benim dünyamda. Bütün çiçekler sen, bütün yıldızlar sen... Bir sanat eserisin, bakmaya doyamadığım. Tanrının bana armağanısın, ve artıyor her geçen gün sana hayranlığım. Yüzünde kuşlar, gözlerinde hayatın ta kendisi var. Öyle gerçeksin ki... Gözümü açıyorum sen, kapıyorum sen... Hiç bitmeyen serüven... Günümün en keyifli anı, uykumun en tatlı rüyası... Seni soluyorum, havadasın. Seni kokluyorum, doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın. Ya da sonsuz bahar. Seni yaşıyorum, canımdasın. Canımsın... Sarılsam sana, bin yıl geçse, bir an bile ayrılmasak... Ten tene, yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak... Ağaç ağaç gezip, yeşersek, açsak. Yere düşsek, kalksak... Seni bilsem, bir tek seni. Seni görsem, bir tek seni... Sesin sarhoş etse beni... Öyle içimdesin ki... Bir saniye iste benden sensiz geçirdiğim, veremem. Sensiz geçecekse geçmesin zaman, istemem. Seninle yeniden doğdum, yeniden doğuşun kanıtıyım ben. Senden önce geçen zamanı, sana ulaşmak için yürüyerek geçirmişim, kimmişim bilememişim. Şimdi başımı çevirip geriye bakmıyorum bile. O yol yüründü ve bitti, artık seninle yürünecek bambaşka bir yol var önümde. Yorgunluk nedir bilmeyeceğim, hiç şikayet etmeyeceğim ve bir tek adımda bile tökezlemeyeceğim uzun, aşk dolu bir yol... Öyle aklımdasın ki... Ah, sensiz kalmıyor muyum bazen yıkasım geliyor gördüğüm bütün duvarları. Ardında seni bulurum sanıyorum. Ne ayrı koyduysa bizi, zaman ya da yollar, bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa, bir kadehi yere çarpıp tuzla buz eder gibi parçalamak istiyorum. İsyanım taşıyor, kendi öfkemden korkuyorum. Ve kavuşmak... Bunu düşünmek içimde kırılmış bütün aynaları tamir ediyor. Mavi bir yağmur başlıyor, ıslanıyorum. Maviye boyanıyorum. Öyle özlüyorum ki... Sen ol, hep ol, benimle ol, bende ol... Sendeyim ben, yüreğimi koydum yüreğinin üzerine. Aşk bu, başka isim arama. Hem de en koyu, en deli, en tutkulu... Öğreneceğim çok şey var sana dair. Bilmediğim çok şey var. Ama bir şeyi öyle iyi biliyorum ki... Seni öyle çok seviyorum ki...
Gül yüzün aklımdan çıkmıyor bir an
Hasretin içimi yakıyor gülüm
Yıldızlar uykuya dalarken bile
Hayalin hep bana bakıyor gülüm
Kaybolup giderken seher yıldızı
İçimi kemirir hala bu sızı
Neyleyim ben sensiz baharı yazı
Yokluğun boynumu büküyor gülüm
Yanımda olmadan güler mi yüzüm
Ne gecem bellidir nede gündüzüm
Kahrede kahrede geldi bak güzüm
Şaçlarım da şafak söküyor gülüm
KİNGW@LF
|
Ben seni severken Sen yanımda yoktun ki! Ben seni özlerken Sen bilmiyordun ki! Ben seni sensiz sevdim... Sen yokken bakışların vardı Beynime kazınmış Nereye baksam oradaydılar, Ben seni sensiz sevdim.. Göremesem de, rüyamdaydın, Sevmesen de, kalbimin derinliklerindeydin Ve kimse seni oradan çıkaramayacak. Sen bile!
|
|
Sen hiç bilmedin ama,
ben hep sevdim seni...
Gülümsediginde,
nazli ceylanlar inerdi
yüregimin umut pinarlarina...
Kirkikindiler yagardi ansizin
gönlümün vahalarina... |
|
Sen hiç bilmedin ama,
bir derdin oldugunu anlardim
gözlerin daldiginda...
Içim titrerdi,
düsman kesilirdim seni incitenlere,
hüzün dalgalari vururdu
gönlümün kiyilarina... |
|
|
|
Sen hiç bilmedin ama,
seni her düsündügümde
yildizlar sevgiyle gülümserdi
ruhumun semalarinda...
Keyifle uyanirdi düslerim
rengarenk safaklara... |
|
|
|
Sen hiç bilmedin ama,
gözlerin degdiginde gözlerime,
yeserirdi bozkirlarim...
Bahari yasardim zemherilerde,
sevda kuslari konardi
yüregimin ucuna... |
|
|
|
Sen hiç bilmedin ama,
"Ne haber" dediginde,
denizine kavusan martilar gibi
çiglik çigliga, kanat çirpardi sevinçlerim...
Sihirli bir el degmiscesine
silinirdi bütün hüzünlerim,
günüm aydinlanirdi,
günesim batmazdi daglarimda... |
|
|
|
Sen hiç bilmedin ama,
kabul etmek istemesem de,
kis ortasinda düsen saskin cemreler gibi,
zamansiz düsmüstüm sevdana...
Sen çoktan geçmistin o yollari
mümkün degildi geri dönüsün...
Bilirdim vuslatin imkansizligini,
yollara düsesim gelirdi,
aglardim kuytularda... |
|
|
|
Sen hiç bilmedin ama,
yas tuttum ardindan
uzaklara gittiginde...
Tutunacak bir daldan mahrum kalan
sarmasiklara döndüm...
Köksüz kaldim,
öksüz kaldim,
sensiz kaldim,
su koskoca dünyada... |
Ne zaman ayrılık saati gelse
En vazgeçilmez yerinde yaşamın
Duysak ayak seslerini akşamın
Ve sokaklardan el ayak çekilse
Bir ürpertiyle duyarım o zaman
Seni çağıran sesi uzaklardan
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir gariplik çöker içime birden
Kalan tek anı gibi bir devirden
Durmadan çalınır o gamlı beste
Sanki bilir de hazin öykümüzü
Bulutlar ağlar, kararır gökyüzü
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir çaresizliği anlatır gibi
Birden değişir gözlerinin rengi
Mavi solar, koyulaşır yeşilse
Sarınca ruhunu eski bir hüzün
Uçar gider pembeliği yüzünün
Ne zaman ayrılık saati gelse
Uzatsan özlemle dudaklarını
Tüm ağaçlar döker yapraklarını
Ne çiçek kalır ortada, ne bahçe
Sadece uğultusu o rüzgarın
Ve bir umut kırıntısı: belki yarın
Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir fırtına çıkmışçasına, büyük
İçimizdeki güllerin boynu bükük
Bir zaman kalakalırım öylece
Neden sonra gittiğini anlarım
İçimde güller ağlar, ben ağlarım
|
|
|
|
|
Biliyor musun
Senden ayrılalı sakal bıraktım
Zamanının akışına koyuverdim kendimi
Gömleklerim kolalı değil artık
Pantolonum ütülü değil
Ayakkabım boyalı değil
Öylesine değiştim ki
Görsen tanıyamazsın
Sabahları gün doğarken kalkıyorum
İlk işim bir sigara yakmak oluyor
Ve bir süre denizin hışırtısını dinliyorum
Sonra, apansız sen geliyorsun aklıma
Gözlerin, dudakların, ellerin geliyor
Şimdi nerdesin kim bilir
Yatağında uyuyor olmalısın
Artık beni görme rüyalarında
Korkarsın.
Mevsim sonbahar malum ya
Serde de kör olası şairlik var
Boyuna hüzünlü şeyler düşünüyorum
Ağaçların yaprakları dökülmeğe başladı
Keskin poyrazlar esiyor kuzeyden
Kuşlar durmadan göç ediyor
Ara sıra düşenler oluyor yorgun ya da yaralı
Tutup okşuyorum tüylerini, gagalarından öpüyorum
Ve diyorum ki
Sana kavuşmak için bir göçmen kuş olmalı
İşte böyle
Günler, haftalar geçip gidiveriyor
Saçım, sakalım birbirine karıştı
Yine de her geçen gün
Kendime biraz daha alışıyorum
Ve biliyor musun
Unutamayacağımı bile bile
Seni unutmaya çalışıyorum...
|
|
|
|